Toplu taşıma sistemleri arasında yer alan füniküler hattı, genellikle eğimli arazilerin üzerinde kullanılması ile bilinen bir araçtır. Dünyada ilk kez 1875 yılında hizmete giren fünikülerlerin günümüzde kullanımının giderek arttığı görülmektedir. Fünikülerler, aşağıda yer alan bir bölgeden yukarıya ulaşımın sağlanması, ya da tam tersi istikamette ulaşımın sağlanması amacı ile kullanılmakta olup çalışma prensipleri bakımından oldukça karakteristik özelliklere sahiplerdir.
Füniküler Nedir?
Füniküler kelimesinin Türkçeye ait bir kelime olmadığı ve dilimize Fransızcadan girdiği bilinmektedir. Bu anlamda akıllara Füniküler nedir sorusu gelebilmekte olup, bu sorunun cevabının en basit şekilde, eğimli araziler için kullanılan raylı toplu taşıma aracı olarak verildiği bilinmektedir.
Füniküler nerede kullanılır sorusuna cevap olarak şehir merkezleri şeklinde yanıt verilmektedir. Şehir merkezlerinin eğimli araziler üzerinde bulunmaları ver bu anlamda ulaşımın zorlaşması ile birlikte füniküler sistemleri bu konuda bir çözüm aracı olarak görülmektedir.
Genellikle aralarında yükseklik farkının çok olduğu bölgelerde kullanılan fünikülerler, sistem teknolojileri üzerinde hem asansörlerden hem de demir yollarından faydalanmışlardır. Bu anlamda fünikülerler, bir nevi raylı asansörler olarak da bilinmektedirler.
Fünikülerin Çalışma Prensibi Nasıldır?
Fünikülerler çalışma sistemi, genellikle ağırlıkların halatlar ile yukarı çekilmesi sonucu oluşmaktadır. Füniküler sistemde vagonların her biri diğerini karşı ağırlık olarak etkilemesi sonucunda hareket sağlanmaktadır. Halatların çalışmaları, elektrikli motorlar ya da radyatörler ile sağlanmaktadır.
Germe halat sistemi ise, istasyonun içerisinde bulunmakta olup bu sistem içerisinde hat ortasında paralel olarak iki ray bulunmaktadır. Bu raylar sayesinde, araçlar istasyon ortasında yan yana bulundukları sırada rayların birleşerek istasyona ulaşmaları sağlanmaktadır. Füniküler çalışma prensipleri özetlenmesi gerekirse, bir germe ve bir çekme halatı ile birbirine bağlanan iki aracın eğimli bir arazi üzerinde motor ile çekilmesi tanımının yapılabildiği görülmektedir.
Fünikülerler, bir çelik halat ile birbirine bağlanmış iki aracın üst kısımda bulunan kasnağa sarılı halde hareket etmeleri şeklinde ulaşımı sağlamaktadırlar. Fünikülerlerin hat ortasında iki yanda paralel olarak bulunan raylar üzerinde hareket ettikleri görülmektedir.
Birbiri ile hat ortasına yan yana gelen fünikülerler, belirli bir yerden sonra iki hattın tek bir hat haline geldiği ve bu şekilde istasyonlara ulaşımın sağlandığı görülmektedir. Bu anlamda Füniküler nasıl çalışır sorusuna bu şekilde cevap verilebilmektedir.
Fünikülerin Tarihçesi
Füniküler tarihçesi ele alındığında, yaklaşık olarak 15. yy’ın başlarında kullanılmaya başlandığı görülmektedir. Bu zamanlardaki kullanım amacı, insanları ve eşyaları sarp yamaçlar üzerine taşımak olan fünikülerde, şimdiki sistemlerin aksine insan ve hayvan gücünün kullanılmıştır. Füniküler icadı Kardinal Matthaus Land tarafından yapılmıştır. Bu fünikülerin Avusturya’da ve 1515 yılında yapıldığı bilinmektedir.
1777 yılında İngiltere’de su gücü ile çalışabilen ve insan ya da hayvan gücü yerine halatlar yardımı ile çekilebilen füniküler icat edilmiş ve 1830 yılında kullanılmaya başlanmıştır.
1825 yılında ilk kez Stephenson tarafından 1:50 oranına sahip olan bir yamaç üzerinde buhar makinasının füniküler sisteme adapte edildiği görüldü. Fünikülerler arasında ilk insan taşıyan çeşitlerinin 1861 yılında ve İtalya’da kullanımlarına başlandıkları görüldü. Dünyada kullanılmaya başlayan ilk kentsel füniküler ise, 1873 yılında ABD’nin San Francisco eyaletinde inşa edildi.
İlk kez yer altı fünikülerinin ise 1875 yılında İstanbul’da hizmete girdiği bilinmektedir. O yıllarda tahrikin buhar yolu ile sağlandığı da bilinenler arasında yer almaktadır. Avrupa içerisinde yer alan ilk yer altı füniküleri ise İsviçre’de 1877 yılında inşa edildi.
Füniküler sistemler içerisinde en çok ses getiren sistem; ABD’de açılan ve ilk elektrikli tahrike sahip olan füniküler olarak bilinmekte olup 1893 yılında Great Inclınce Funicular ismi ile ortaya çıkmıştır. Bu sistemin 859 metre ile 1067 metre arasında üç ayrı noktada taşıma yapabildiği bilinmektedir. Bu füniküler, 1938 yılına kadar işlevini sürdürmeye devam etmiştir.
Füniküler Hatlarında Hangi Güvenlik Ekipmanları Bulunmaktadır?
Füniküler özellikleri arasında, içerisinde bazı güvenlik ekipmanlarının yer alması gelmektedir. Bu güvenlik ekipmanları arasında; hava freni, elektrik freni ve imdat freni yer almaktadır. Bu ekipmanların işe yaradığı durumlar ve nasıl kullanıldıkları şu şekilde incelenir;
- Hava Freni: Fünikülerlerde bulunan 4 kılavuz ve 4 yedek metal tekerlekleri hava basıncı sayesinde birbirine bağlayan balata frenidir. Bu frenin, füniküler güvenlik ekipmanları arasında çok etkili bir görevi olduğu ve füniküler üzerindeki 8 tekerleğin birbirine bağlanması ile etki gösterdiği bilinmektedir.
- Elektrik Freni: Bu frenin bir diğer adı hizmet frenidir. Füniküler güvenlik ekipmanları arasında büyük önem taşıyan elektrik freni, fünikülerin istasyonlarda durmasını sağlamaktadır.
- İmdat Freni: Fünikülerler içerisinde kapı üstlerinde, koltuk aralarında gibi bölümlerde bulunan ve araçta bulunan yolcuların herhangi bir olay ile karşılaşmaları durumlarında kullanabilecekleri frenlerdir. Bu frenin işlevi, makine dairesi üzerinde bulunan çekme halatı volanını durdurmaktır. Acil şaro kontağı freni, fünikülerin halatının kopması durumunda aracı acilen durdurmak için kullanılmakta olup bu frenin bir ucu aracın altındaki kabloya, diğer ucu ise kontağa bağlı halde çalışmaktadır.
Türkiye’de Bulunan İlk Füniküler Hangisidir?
Füniküleri kim icat etti Türkiye’de kullanılan ilk füniküler hangisi ve ne için kullanıldı, gibi soruların bu konu hakkında sorulduğu görülmektedir. Bu sorulara cevap olarak ise, Türkiye’de kullanılan ilk füniküler sisteminin İstanbul’da yer aldığı verilmektedir. İstanbul’da 1875 yılında hizmete açılan tünel, buhar makinaları yardımı ile çalışmaktaydı. Bu tünelin ortaya çıkış hikayesinde ise, Fransız bir mühendisin başrol oynadığı görülmekte.
Eugene-Henri Gavand adı ile bilinen Fransız mühendis, turistik bir gezi amacı ile 1867 yılında İstanbul’a gelmiştir. Gavand, bu turistik gezisi sırasında pek çok olay gözlemlemekte olup, bu olaylar arasında en çok ilgisini çekenlerden birinin, Galata ve Beyoğlu arasında insanların sürekli olarak seyahat etmeleri olduğunu dile getirmiştir.

Gavand’ın bu gözlemi sonucunda, iki merkez arasında günde ortalama olarak 40.000 insanın seyahat ettiği ortaya çıkmaktadır. Bu iki merkez arasında yer alan caddenin eğiminin %24 olması ve kaldırımların insan yoğunluğunu kaldıramaması nedeni ile bu bölgenin bir fünikülere ihtiyacı olduğunu düşünen Gavand, bu konuda bir çözüm önerisi sunmuştur.
Gavand’ın Beyoğlu ve Galata arasındaki ulaşımı daha kolay hale getirebilmek adına sunmuş olduğu çözüm önerisinin, iki bölge arasında yapılacak olan asansör benzeri bir tünel olduğu bilinmektedir. Bu sayede insanların ve eşyaların bu iki bölge arasında kolay bir şekilde taşınabilmesinin sağlanacağı Gavand tarafından dile getirilmiştir.
Beyoğlu ve Galata arasında yer alan tünelin inşaatına 1871 yılında başlanmış ve inşaatın 1875 yılında sona ermesi ile birlikte tünel kullanıma açılmıştır.
Türkiye’de Bulunan İlk Fünikülerde Hangi Sistem Kullanılmaktadır?
Türkiye’de bulunan ilk füniküler tünelinin kullanıma açıldığı zamanlar için füniküler ne ile çalışır şeklinde soruların sorulabildiği görülmektedir. Bu sorulara cevap olarak ise, fünikülerin ilk olarak iki adet buharlı makine yardımı ile çalıştığı fakat 1968 yılında tünelin yenilenmesi ile birlikte çalışma prensibinin elektrik ile sağlandığı verilmektedir.
1968 yılında yenilenen tünelin; demir yolunun düzeltildiği, Galata’da yeni bir istasyon yapıldığı, füniküler hattı içerisinde bazı iyileştirmelerin gerçekleştirildiği bilinmektedir. Bu sayede insanların daha rahat kullanabilecekleri ve daha yeni teknolojide bir füniküler hattının elde edildiği görülmüştür.
İstanbul Füniküler Hatları
Kabataş sahili ile Taksim meydanı arasında hizmet veren bu füniküler hattı, İstanbul’da 2006 yılında açılmış ve günümüze kadar hizmet vermeye devam etmektedir. Taksim ve Kabataş vapur iskelesi aracılığı ile Adalar arasında ulaşımı kısaltmıştır. Bu hat, her 5 dakikada bir yeni sefer yapmaktadır.
